11 Haziran 2011 Cumartesi

İki Başlı Aile

Genslerin giderek daha da gelişmesiyle birlikte, akraba sayılanların birbirleri arasında evlenmeleri yasaklanmaya başladı. Morgan'ın dediğine göre:

"Kandaş olmayan gensler arasındaki evlenmelerden, beden sağlığı bakımndan olduğu kadar, kafa bakımından da daha sağlam bir soy çıkar; gelişmekte olan iki aşiret birleşince
yeni kafatasları ve yeni beyinler, iki aşiretin de yeteneklerine sahip olana kadar, doğal biçimde gelişirler."

Barbarlık döneminde akrabalık sistemlerinin karmaşıklaşması ve kalabalıklaşması ve akrabalıklar arasında evliliklerin yasaklanmasıyla birlikte, grup halinde evlenmeler olanaksızlaştı ve yerini iki-başlı aile yapısına bıraktı. Böylece evrimsel açıdan aile giderek daralmaya ve son olarak iki karşıt tarafın birlikteliğinden ibaret olmaya başladı. İki-başlı ailede erkek çok-karılı yaşama hakkına sahipti, ancak kadından bağlılık beklenir ve eşini aldatan kadın şiddetle cezalandırılırdı. Bununla birlikte heriki taraf da isterse aradaki birliktelik bağı çözülebilir ve çocuk anaya ait olurdu.

Bachofen'a göre zevkle çiftleşme adını verdiği yapıdan karı-koca evliliğine geçiş kadının eseridir:

"İktisadi yaşam koşullarının, eski komünizmi yıkarak geliştiği ve nüfus yoğunluğunun da arttığı ölçüde, geleneksel cinsel ilişkiler ilkel saflıklarını yitiriyor, ve iffet hakkını, bir tek adamla geçici ya da sürekli evlenme hakkını bir kurtuluş gibi görmeye başlayan kadınlara, gitgide alçaltıcı ve ezici olarak görünüyorlardı."

Bu çizgiyi çeken nokta ise özel mülkiyet olmuştur.

Hayvanların evcilleştirilmesiyle birlikte çoban halklar (Aryenler, Semitler) gelişmeye başladı. İyi sulanan alanlarda hayvanlara gözkulak olmak karşılığında et, süt gibi besinlerle bu halkalar gittikçe zenginleştiler.

Bu zenginlik ve dolayısıyla servet, başlangıçta genes ait olmasına rağmen zamanla “özel mülkiyet” gelişmeye başladı. Hatta başlangıçta sürüler, madeni avadanlık, lüks maddeler ve hatta köleler dahi aile başkanlarının özel mülkiyetinde bulunmakta idi.

Özel mülkiyet isteğinin artmasıyla birlikte insanın emek gücü de önem kazanmaya başladı. Bu doğrultuda başlangıçta Amerikan yerlileri, yendikleri düşman gense ait düşman erkeklerini ya öldürüyor ya kendi aşiretlerine kardeş kabul ediyorlar, kadınlarla ise ya evleniyorlar ya dab u kadınları çocuklarıyla birlikte kendi aşiretlerine kabul ediyorlardı. Çünkü “bu aşamada insane emek-gücü henüz kendi masraflarını kayda değer bir şekilde aşan bir artı (fazla) sağlamazdı”.

Ancak hayvancılık, madenlerin işlenmesi, dokumacıılık ve tarımın başlamasıyla bu durum değişmeye başladı. Öncelikle kadınlar bir değişim-değeri kazandı ve satın alınmaya başladı.

Hayvan sürüsünün artmasıyla, sürüyü mülk edinmiş aile bireyleri aynı doğrultuda çoğalamadığı için hayvanların bakımı zorlaştı. Dolayısıyla sürüye gözkulak olmak için savaşlardan köleler toplanmaya başlandı.

Böylece özel mülkiyetle birlikte aile ve gens kavramları değişikliğe uğramaya başladı.

“İki başlı evlilik aile içine yeni bir öğe sokmuştu. Sahici annenin yanında, sahici, delilli-ispatlı ve büyük bir olasılıkla günümüzün birçok “babalar”ından çok daha gerçek babaya da yer veriyordu.”

Bu aşamada, erkek yiyeceği ve aletleri sağlayan kişi olarak görülüyordu. Dolayısıyla bu aletlerin sahibiydi. Ailenin ayrılması halinde aletler erkeğin malı olurken, ev eşyaları kadının malı oluyordu.

“Demek ki, bu toplumda yürürlükte bulunan töreye göre, erkek aynı zamanda yeni beslenme kaynağının, hayvan sürüsünün, daha sonra da yeni çalışma aracının, kölenin sahibiydi.”

Erkek bu zenginliğine rağmen hala çocuğunun mirasçısı değildi. Çocuğun mirası analık hukukuna göre yalnızca çocuğun anne soyundan gelebiliyordu.

Yani çocuklar kendi soyundan birinci dereceden analarının mirasçısı olabiliyorken, babalarının mirasçısı olamıyorlardı. Babanın servetinden asla pay alamayan çocuğun soyu gittikçe fakirleşiyordu.

Bu durumu değiştirecek yeni bir miras düzeni geliştirilmeliydi. Dolayısıyla soy-zincirinin analık hukukuna göre hesaplanması değiştirilmeliydi.

“Bu devrim – insanlığın tanımış olduğu en köklü devrimlerden biri- bir gensin yaşamakta olan üyelerinin bir tekinin bile durumunda herhangi bir değişiklik yapmak gereği duymadı.”

Böylece çocuklar baba gensine geçmeye yani baba-soy-zinciri kabul edilmeye başlandı.

“İnsanı, adlarını değiştirerek, nesneleri değiştirmeye götüren ezeli kurnazlık! Ve dolayısıysız bir çıkarla dürtülünce, gelenek içinde kalarak geleneği yıkmak için bulunan dolambaçlı yol!” (Marx)

“Analık hukukunun yıkılışı, kadın cinsinin büyük tarihsel yenilgisi oldu.”

Çünkü bu durum, kadının aşağılanması, köleleşmesi, erkeğin keyfi ve çocuk doğurma aleti haline gelmesine neden oldu.

Erkek tekelciliğiyle aile, aile başkanının otoritesi altında bulunan örgüt haline geldi.

  • Famulus => Romalılarda evcil köle anlamına gelir.
  • Familia => Romalılarda bir tek adama ait bulunan kölelerin tamamı anlamına gelir.

“Kadının bağlılığını, yani çocukların babalılığını sağlama bağlamak için, kadın, erkeğin insafına bırakılmıştı: Adam kadını öldürürse, hakkını kullanmaktan başka birşey yapmış olmaz.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder